Açılım mı? Yoksa bölünme mi?
Dünya’da ve bölgesinde yaşananları algılamaktan aciz, olayların nereye gittiğini görmeyen bir iktidar ve muhalefet.
Irak fiilen bölünmüş, merkezi otoritenin Kuzey Irak Kürt Yönetimi üzerinde hiçbir ağırlığı yok.
Suriye bizim de isyancılara verdiğimiz destek ve
bölge üstünde planları olan ABD ve İsrail’in istekleri doğrultusunda
bölünürken, yani Büyük Kürdistan hayalinin ikinci ayağı da hayata
geçirilirken, Türkiye’de de iktidarı ile muhalefeti el ele tutuşup
Güneydoğu Anadolu’nun bölünmesini kolaylaştıracak “Açılım çalışmaları”
yapıyorlar.
Ortadoğu ülkelerini milli kimliklerinden
uzaklaştırmak için küçük küçük enik, mezhepsel devletçikler yaratma
çabasında olan ABD, kendi ülkesinde tam aksine yetmiş iki milletten
oluşmuş insanlarına bir ulusal kimlik vermeye çalışıyor.
İş Türkiye’ye gelince de bunun tam aksine milli
kimliklerin yok edilmesinin önünü, “Etnik Kimliklerin Tanınması” “İnsan
Hakları”, “Anadilde Eğitim”, “Yerel Yönetimlere Özerklik Verilmesi” gibi
söylemlerle açmaya çalışıyorlar.
Bütün bunları Türk ulusuna mutluluk, demokrasi ve refah getirmek için yapmıyorlar.
Farklı kökenlerden, kültürlerden, mezheplerden gelen
insanlar ancak, kesin kuralların ve yasaların uygulanmasıyla bir potada
eritilip, milli kimliği olan bir ulus meydana getirilebilinir.
Milli kimliğin işareti milletin adıdır. Yani burada “Türk Milletidir”.
Yok edilmek istenen...
AKP İktidarı bunu tartışabilir, ama bu Devleti kuran,
Devletten evvel var olan CHP’nin, bırakın bunu tartışmayı, aklından
bile geçirmeye hakkı yoktur.
Ancak Parti içinde bazı milletvekilleri bunu partiye
dayatmaya çalışıyorlar. Bunu yaparken aslında kafalarına koydukları veya
kendilerine verilen görev CHP’nin parçalanmasını sağlamaktır. CHP
parçalandığı zaman ülkenin Güneydoğu Anadolu’sunda özerkliğin ve
devamında da bağımsızlığın hayata geçmesinin önünde hiçbir engel
kalmayacaktır.
Bugün Türk Anayasası’nın 66. Maddesi’nde yer alan ifade tamamıyla bir hukuki formilasyondur.
Buradan çıkan sonuç, burada yaşayan herkes Türk’tür,
Türk’ten başka yaşayan kimse yoktur, anlamında değildir. Ayrıca bu tanım
Kurtuluş Savaşı yıllarında doğmuş ve 1924 Anayasa’sına da bu şekilde
girmiştir.
Ortadoğu’yu, incelediğiniz zaman, güçlü bir milli bir
devlet olarak sadece Türkiye’yi görürüz. Bu nedenle, Ortadoğu’yu
şekillendirmek isteyenler Türkiye’nin bu niteliğinin yok edilmesini
sağlamak için özel çaba sarf ederler.
BOP projesinin amaçlarından biri, Ulus devletleri
federal devletler haline getirerek bunları federasyon çatısı altında
birleştirmektir.
Bu nedenledir ki; Türkiye bugün herhangi bir adım
atarken, bu atılan adımların ulusal değerleri ve ülke bütünlüğünü zaafa
uğratıp uğratmayacağını iyice düşünmesi gerekir.
Ulusal bütünlüğü zaafa uğratabilmenin ilk
adımlarından bir tanesi, Türkiye’nin temel niteliklerini koruyabilecek
olan Siyasi Partilerini, Silahlı Kuvvetlerini, üniversitelerini ve
basınını etkisiz hale getirmektir.
Oyunun plancıları bu konuda tahminlerin üstünde
başarılı olmuşlardır. Türkiye’de siyasi partiler kendilerinin varlık
nedeni olan ve bağlı kalacaklarına yemin ettikleri Anayasayı çiğnemek
pahasına Türk Milleti kavramını tartışır hale gelmişlerdir.
Türk Silahlı Kuvvetleri yasal bir örgütlenme değil, sanki bir yasa dışı terör örgütü muamelesine maruz bırakılmıştır.
Bütün bunlar Türkiye’ye Türk insanına mutluluk, demokrasi ve refah getirilmesi için yapılmıyor.
Kimse Ortadoğu ülkelerinde demokratikleşmenin peşinde
değil. Buna inanmak büyük saflık olur, peşinde olunan Amerika Birleşik
Devletleri vatandaşlarının daha mutlu ve daha müreffeh yaşamasıdır.
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder
Hakaret içeren ve düzgün Türkçe ile yazılmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.