Bir sendikacı nasıl bu kadar zengin olabilir?

Sendikacı, dar gelirli bir ailenin çocuğudur. Varlıklı bir aileden gelse işçi olmazdı.
İşçi olarak çalıştığı dönemde ise, en iyi ihtimalle, ancak bir ev ya da araba alabilir.
Oysa bir değil, iki değil, tam on dört adet süper lüks araba sahibi olan sendikacıyı gördü işçi hareketi. Miami’de villa sahibiydi aynı zamanda.
Bir insan on dört arabayı ne yapar? Ne işine yarar?
Nasıl bir hırstır bu?
İşçilikten gelmiş biri, bu akıl almaz zenginleşme hırsıyla işçiyi savunabilir mi?
Daha da önemlisi, bu zenginliğin kaynağı nedir?
Sendikadan aldığı maaşı, hiç yemese, bir kenara koysa bile, bu servete ulaşabilmesi için, en az yüz sene sendikacılık yapması lazım.
Kısa zamanda bu servet nereden geliyor?
Dün Aydınlık gazetesindeki “Kerpiç evden hanedanlığa” başlıklı haber, bu soruları, çivi gibi yeniden kafalara çaktı.
Bir sendika düşünün ki, yöneticilerinin kayıtlara geçmiş mal varlığı listesi tam 8 sayfa…
Sendikacının, dükkanlara, binlerce metrekarelik arsalara, apartmanlara, iş hanlarına, sayısız dairelere, bankada on binlerce dolar paraya, eşinin kollarında, bir işçi ailesinin takamayacağı miktar ve değerde pırlanta ve altına, kendisinin, eşinin ve çocuklarının son model lüks arabalara sahip olması, nasıl mümkün olabiliyor?
Aydınlık’ın haberine göre, bu servetin sahibi olan, Türk-İş Genel Sekreteri ve Türk-Metal Genel Başkanı Pevrül Kavlak.
Kendisinin Aydınlık’a gönderdiği listeye göre ise, bankada 50 bin dolar parası, beş dairesi, 3 arsası, 3 ofisi varmış. Bunun doğru olduğunu kabul etsek bile, olağan koşullarda bunların sahibi olmak mümkün müdür?
Oysa Aydınlık’ın haberi, zenginliğin bu kadar olmadığını da gösteriyor. Pevrül Kavlak’ın üzerinde kayıtlı olanlar:
-756 metrekare mesken,
-261 metrekarelik iki mesken,
-4536 metrekarelik altı adet dükkanın yarı hissesi,
-580’er metrekarelik iki arsanın yarı hissesi,
-112’şer metrekarelik 4 arsanın yarı hissesi,
-105’er metrekarelik iki arsanın yarı hissesi,
-100’er metrekarelik iki arsanın yarı hissesi,
-11, 237, 89 metrekarelik arsanın tam hissesi,
-24, 913, 00 metrekare arsanın tam hissesi,
-498 metrekare arsanın tam hissesi,
-379 metrekarelik arsanın tam hissesi varmış.
Eşinin üzerinde, 7 bin 539 metrekare arsa ve 3 bloktan oluşan mesken, oğul Kavlak’ın üzerinde, tam iki bin metrekarelik dokuz adet arsa, kardeş Kavlak’ın ise, 13 bin 684 metrekare arsası varmış.
Yani, sülalece sınıf atlamışlar.
Maşallah!
Şimdi soruyoruz?
Bu bilgiler doğru mudur?
Doğru ise, sendikacı geliri ile bunlara nasıl sahip oldunuz?
Kayıtlarda görünmeyen başka zenginlikleriniz de var mıdır?
İşçinin parası ile bu saltanata sahip olmayı nasıl içinize sindirebildiniz?
Bütün sendikacıların ve işçi sınıfının, sendikacılık ahlakı gözüyle benzer durumları sorgulaması gerek. Aksi halde, ne emanet edilen işçinin parası korunabilir, ne de işçinin saldırıya uğrayan hakları savunulabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Bir Doğasever: FARUK SÜKAN

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan