*Kör Olasın Demiyorum,Kör Olma da Gör Beni
30.05.2011 tarihli Sabah ve Star Gazetelerinin iddiasına
göre, Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı; “iki yıl çalıştıktan sonra,
Sivas/Madımak Katliamında, 4 PKK’lı ve İşçi Partisinin ortak rolü olduğunu
tespit etmiş!”
Haberi, 01.06.2011 tarihinde Odatv’de çıkan yazıyla
eleştirmiş ve sormuştum:
“Nasıl bir rol?”???
Rollerini (?) yerine getirdikten sonra nasıl kaçmışlar;
kaçmalarına kimler/neden göz yummuş; göz yuman kamu görevlilerine hangi yasal
işlem yapılmış?
Şöyle anladım: “tanık gizli; sorumlular gizli; şüpheliler de
ölmüş!” Eee; bağışlayın ama Özel Savcılığın sızdırdığı belgenin mesajı da şaka
gibi değil mi: “Komşu komşu hu, hu; inek nerde, dağa kaçtı; dağ nerede, yandı
bitti kül oldu!”
???
“Alevi ve Sünni kesime yönelik çapraz eylemleri organize
eden PKK’lılar,” bu katliamı Sivas’ın merkezinde nasıl organize etmiş,
onbinlerce insanı nereden getirmiş, nasıl yapmışlar?
???
Yani, yani şu: şeriat düzeni isteyenlerin, katliama göz
yumanların, katilleri koruyanların, Madımak Oteli önüne mevzilenip, katliamı
gerçekleştirinceye değin oradan ayrılmayan şeriatçı güruhun/örgütlerin suçu
yokmuş!.. Benzin getiren, paçavrayı benzine bulayıp tutuşturan, çerçevelere
tırmanıp içeriye atan, yangını söndürmeye gelen itfaiyenin önüne yatıp mani
olan, Aziz Nesin’i itfaiye merdivenlerinden aşağı atan, linç etmeye kalkan,
tempo tutan, slogan atan, Temel Karamollaoğlu, Rafet Erçakmak…
Ve…
Valinin “dağıtın” emrini dinlemeyen polis, “bana ne” deyip
giden asker… Kolluk güçlerinin elini kolunu bağlayan KANLI İRADE, katliamın
sütre gerisi sorumluları olan Demirel, Çiller, Doğan Güreş, Mehmet Gazioğlu,
Mehmet Ağar, Ahmet Karabilgin, Tuğgeneral Ahmet Yücekök, Doğukan Öner… Hepsi,
hepsi suçsuzmuş…
Yazıdan çıkan sonuç öyle…
Peki ya kim suçlu? “ 4 PKK’lı, İşçi Partililer, Sivas’a
giden bizler ve yakılarak öldürülenler!..”
****
ÖZEL YETKİLİ SAVCILIK “NEYİ” NEDEN GÖRMÜYOR?
Yanılmıyorsam geçen Mart ayıydı. Bir emniyet amiri ve bir
komiser, “bilgimize başvurmak” üzere Erzurum’dan gelmiş, Sivas katliamına dair
sorular sormuşlardı. “Katliamın arkasındaki gerçeği bulsanız bile görmek
istemezsiniz. Zira o gerçeği ararsanız, karşınızda; devlete, yürütmeye ve
yargıya hükmeden muktedirleri bulursunuz” demiştim. Dediğim gibi dosyayı
açtılar ve muhtemelen açtıklarına pişman oldular. Çünkü katillerin zihniyeti de
partileri de belli… ve seçmen şimdi çok önemli…
Öyleyse “bir şey yapmalı!” Bir gizli tanık bul, ölüleri
suçlu göster; ölüler konuşmaz!
Liberal maskeli beslemeler, bir önceki yazıma karşın
görüyorum ki, ellerindeki medya gücüyle, yalanlarını sürdürmeye ve kamuyu
yanıltmaya devam ediyorlar. Şimdi; Sabah, Star, Zaman, Taraf Gazetesi
zihniyetinde olan ve hükümeti her koşulda kayıtsız-şartsız destekleyen
yazılı-görsel medyanın kamuoyunu yanıltmayı ısrarla sürdürmesi karşısında
aşağıdaki aleni itirafı-belgeyi koymak durumunda kaldım.
İşbu belgeyi, tarafsız-bağımsız yargımıza; cumhuriyetimizi
ve cumhuriyet değerlerimizi korumakla mükellef olan ve bu mükellefiyetleri
“hukuk adamı” nosyonuyla tescil edilmiş olan savcılarımıza, özellikle de
Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığımızın bilgilerine;
gereğini yapmak üzere arz ederim.
Katliamı sahiplenen, onaylayan ve üslenen İBDA-C isimli
şeriatçı örgütün, “Taraf” isimli dergisinin 1993 Ağustos (30. Sayı) sayısının
6. Sayfası:
“Geçen ay (Temmuz 1993) çok hareketli ve bereketli geçti. 70
yıllık Cumhuriyet tarihinin en büyük direnişlerinden biri 2 Temmuz’da Sivas’ta
yaşandı…
Sivas’ta insanlarımız, yargılama ve cezalandırma hakkını
kullanmıştır. Yargılama ve cezalandırma hakkı ancak Müslümanlarındır; bunun
lamı cimi yok. ‘Yasadışı’ TC’nin hiçbir hakkı yoktur…
İslam’ın önüne çıkanların tepelenmesi çok normaldir. Fakat
bu topraklarda yaşayan Müslümanların asıl hedefi TC’nin ta kendisidir; bu asla
unutulmamalıdır.
2 Temmuz’daki Şanlı Sivas Kıyamından sonra İBDA Cepheleri
taarruzlarına devam ettiler. İstanbul’da Çeliktepe, Gültepe, Sanayi Mahallesi
taarruzları, Yalova çıkartması, Konya taarruzu ve diğerleri…
Yurdun her yanı alev alev… Alevler TC’yi yıkıp, kül edeceğe
benziyor. Alevlerin bize tedaisi, azgınlık ve kokuşmuşluğun sembolü Pompei
Şehrinin, yanardağın altında kalarak tamamen yanması. TC, Pompei’nin son
günlerindeki gibi…”
SOMUT İLİŞKİ
Sanıklardan Cafer Tayyar Soykök, Orhan Demir, Ali Kurt, Erol
Sarıkaya, İlhami Çalışkan, Muhsin Erbaş, Tufan Caymaz, Süleyman Kurşun ve Ahmet
Onar’ın “Tüm Sivaslı Tutuklular” adına Afyon Cezaevi’nden bu örgüte
gönderdikleri mesaj, adı geçen Derginin 33. sayısının 18. sayfasında
yayınlanmıştır. 20 ve 21. sayfalarda, Dergi yöneticilerinin 4 Ekim 1993
tarihinde Afyon cezaevine giderek, “Sivas Gazileri” ve “Şanlı Sivas Kıyamı
Sanıkları” olarak nitelendirilen Tufan Caymaz, Yalçın Kepenek, Ali Kurt, Cafer
Tayyar Soykök ve Zafer Yelok ile görüştükleri kaydedilmiştir. Adı geçen
sanıkların, Taraf dergisinin takipçisi ve destekçileri olduğu belirtilmiştir.
***
İşbu belge, müdahil avukatları tarafından, 1994 yılında
dilekçe ekinde mahkeme heyetine sunulmuş ve dosyaya konulmuştur. “Özel” DGM
Savcısı Nusret Demiral “ölürüm de görmem; bu itirafı delil kabul etmem” diyerek
ayak diremiş, görmemiş, soruşturma açmamıştı…
Ama “sen cemaati nasıl soruşturursun” diyerek, Erzincan C.
Başsavcılığını basıp, Başsavcı İlhan Cihaner’i yaka paça alıp götüren ve iki ay
içerde tutan Erzurum Özel Yetkili Savcılığı, bu açık itirafı görür mü bilmem…
Söz konusu belge, tam 18 yıldan buyana; kamuya, basına ve
savcıya avaz avaz bağırmaya devam ediyor; “beni görün, beni görün, beni görün;
buradayım; katil benim; ben yaktım!!!
İçim acıyor, uykularım kaçıyor, yüreğim kanıyor!
Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil'i sevgi ve saygıyla anıyorum:
“… kör olasın demiyorum, kör olma da gör beni…”
Murtaza Demir
Yorumlar
Yorum Gönder
Hakaret içeren ve düzgün Türkçe ile yazılmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.