MHP Irkçı Bir Parti midir?


Türk milliyetçileri ve MHP öteden beri çeşitli suçlamalara maruz kalmaktadır. Bunların en başında da ırkçılık suçlaması gelmektedir.


 
Türk milliyetçiliği aslında Türk ırkçılığı mıdır? Ya da ırkçılıkla milliyetçilik gerçekte aynı şey midir? MHP, ırkçı mı, yoksa milliyetçi midir? Ya da daha açık soralım; aslında MHP ırkçılığını gizlemeye mi çalışmaktadır?
 
Evet, tüm bunlara verilecek yanıt sadece ve sadece gerçeği ortaya koymak adına yapılan bir çalışma olarak değerlendirilmelidir.
 
Öncelikle milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki ayrımı her iki kavramı da tanımlayarak ortaya koyalım. Şimdiye değin bu noktada milliyetçiler tarafından belki de sayısı binleri, on binleri bulan makaleler yazılmış, yöneltilen suçlamalara bilimsel yanıtlar verilmiştir. Türk milliyetçiliğinin gerek kuramsal gerekse eylemsel olarak ırkçılıkla uzaktan veya yakından hiçbir ilgisinin olmadığı gözler önüne serilmiştir. Bu değerli çabalar her milliyetçinin takdirine şayan çalışmalar hüviyetindedir. Biz de bu yazımızda söz konusu kıymetli gayretlere katkıda bulunmak arzusundayız.
 
Milliyetçilik; millet adı verilen sosyal topluluğun değerlerini korumak ve geliştirmek için yapılan her türden çalışma ve düşünsel eylemin adıdır. Bir milletin en önemli değerleri ise dili, gelenekleri, yurdu, inançsal ve felsefi kimliğidir. Bu cümleden olarak; Türk milliyetçiliği, Türk milletinin dilini, geleneklerini, Türk vatanını, Türklük inanç ve felsefesini koruyup geliştirme çalışmasıdır.
 
Irkçılık ise var olduğu sanılan bir insan ırkının ırkî / soysal ve genetik açıdan diğer insanlardan üstün olduğu tezine dayanarak o ırkın başka ırklarla karışmasına mani olmaya çalışarak ırksal özelliklerini korumak, diğer ırklar üzerinde her egemenlik kurmak, kendi ırkı dışında bütün insanları ikinci sınıf görmek ve onları köleleştirmeye çalışıp sömürmek amacıyla yapılan her çeşit çalışmanın adıdır.
 
Irkçılık, Avrupa kaynaklı bir harekettir. Avrupa’da özellikle 18. yüzyıl sonlarından başlamak üzere ve 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında doruğa çıkan pek çok biyolojik, arkeolojik, etnolojik ve sosyolojik çalışmalar yapılmış hatta “üstün ırk” projesi adı altında damızlık kadın ve erkekler seçilmiş, engelli / sakat / özürlü, çelimsiz ve zayıf insanlar katledilmiştir. Bu konuda özellikle İtalya, Almanya ve İskandinav ülkelerinde tüyler ürpertici deneyimler yaşanmıştır. Binlerce insan engelli olduğu için öldürülmüş ya da kısırlaştırılmıştır.
 
Yine ırkçılık düşüncesiyle 2. Dünya Savaşında elli milyona yakın insan hayatını kaybetmiştir. Almanya ve İtalya Avrupa’yı kana bulamıştır. İtalya’da Mussollini ve Almanya’da Adolf Hitler savundukları ırkçılık ideolojisiyle bütün insanlığa tarih boyu görülmemiş bir kâbus yaşatmışlar, böylece Nazizm ve Faşizm denilen iki melun hareketi dünya siyasi tarihine sokmuşlardır. Bu iki hareket nedeniyle neredeyse dünyanın her yanındaki meşru milliyetçi hareketler zan altında bırakılmış, milliyetçilik karşıtı ideolojik hareketler Nazizm ve Faşizmi göstererek milliyetçiliği mahkûm etmek istemişlerdir.
 
Türk milliyetçiliği de haksız ve insafsız bir şekilde Nazizm ve Faşizmle irtibatlandırılmak istenmiştir. Oysa Türk milliyetçiliği Alman Nazizmine de İtalyan Faşizmine de doğası gereği karşıdır. Zira Almanların ya da İtalyanların güdümünde bir Türk milliyetçiliği eşyanın tabiatına aykırıdır. Türk milliyetçiliğini bu şekilde suçlamak düpedüz bir bühtan ve süfli bir çabadır.
 
Türk milliyetçiliği, köklerini Türk tarihinden alır. Ta İskitlerden ve Hunlardan bu yana Alper Tunga, Oğuz Kağan, Bilge kağan Attila, Cengiz Han, Sultan Sencer, Alparslan, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Yıldırım, Cem Sultan, Genç Osman, Şah İsmail, Mustafa Kemal Atatürk, Sultangaliyev, Yusuf Akçura, Gaspıralı İsmail, Ahmet Baytursun, Mehmet Emin Resulzade, Alparslan Türkeş, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Pir Sultan Abdal… gibi emsalsiz Türk büyüklerinin bıraktığı siyasi, kültürel ve inançsal izlerle tarihin belleğine nakşedilen Türklük duygusu ve Türk kimliğinin bilinç ve eylem hali olan Türk milliyetçiliği bağımsız ve özgür bir harekettir. Türk milliyetçiliği için, Türk milletinin çıkarlarından daha üstte bir kıymet olamaz. Hal böyleyken Türk milliyetçiliğinin Alman Nazizmi ve İtalyan Faşizmiyle ilişkilendirilmesinin ne denli gülünç ve gerçek dışı olduğunu daha fazla anlatmaya lüzum var mıdır?
 
Türk milliyetçiliğine yönelik ırkçılık suçlaması ideolojik saplantılar dışında bazen de dinsel gerekçelere dayandırılmak istenmektedir. Buna göre milliyetçilikle ırkçılık arasında bir fark yoktur ve milliyetçilik İslam dinine aykırıdır. İslam’a ilişkin son derece yanlış bir yoruma dayalı bu düşünce her nedense Araplığa dair ne varsa İslam’la ilişkilendirip kutsamaktadır. Milliyetçilerin savunduğu her türlü değerin karşısına İslami değer denilerek Araplık değerleri çıkarılmaktadır. Türk milliyetçileri “Türk’üm”dedikçe, “Türklük değil Müslümanlık önemlidir, Müslüman’ım demekten başka bir kimlik beyanı ırkçılığa girer…” denilerek Türklük ırkçılıkla müsavi görülmektedir. Türk dilinin öneminden bahsedildiğinde Arapçanın sözde kutsallığından dem vurulmakta; “Arapça cennet dilidir, Kur’an dilidir, peygamber dilidir…” gibi bir yığın öznel ve gayri dinî yargıyla Türk milliyetçileri susturulmaya çalışılmaktadır. Tekraren ifade edelim ki, bunların hiçbiri İslam dininden onay alır düşünceler değildir. İslam, milletler üstü bir dindir ama millet mefhumuna karşı değildir. Tam tersine İslam dininde millet mefhumu son derece olumlu bir sosyal yapı olarak görülmekte, hatta milli kimliğin Allah’ın varlığının delillerinden biri olduğu ifade edilmektedir. Bu hususta bazı ayetlere müracaat etmek yerinde olacaktır.
 
Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin farklı farklı olması Allah’ın varlığının delillerindendir.”  ( Rum Suresi 22. ayet.)
 
“Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sonra sizi tanışasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık…”  ( Hucurat Suresi 13. ayet.)
 
Bu ayet – i kerimelerle birlikte yüce peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’nın da hadisleriyle milliyetçiliği olumlayan bir tavrın şerefli öznesi olduğunu belirtmeliyiz. Bu noktada sevgili peygamberimizden iki hadis nakledelim:
 
“ Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir.”
 
“ Vatan sevgisi imandandır.”
 
Türk milliyetçiliği hareketi büyük ve destansı bir harekettir. Bu hareketin en önemli kollarından biri de ülkücü harekettir. Ülkücü hareket Türk İslam Ülküsü adı verilen bir ideolojik duruşla düşünsel köklerini hem Türk tarihinden hem de İslam dininden aldığını beyan eden İslami ve milli bir hareket olarak Türkiye ve Türk Dünyasında son derece etkili ve saygın bir harekettir. MHP’nin de omurgasını oluşturan Ülkücü Hareket, milliyetçiliğini tümüyle İslami değerler etrafında örmektedir. Kendini ülkücü olarak tanımlayan milyonlarca Türk milliyetçisi İslami açıdan da son derece dindar bir karaktere sahiptir. Ülkücülerin dindarlıkta da tam manasıyla samimi olduklarına bizzat şahit olan biriyim. Ülkücülerin dindarlıktaki samimiyeti, İslam dinini savunup yaşamayı milliyetçiliğin bir gereği olarak görecek kadar nettir. Bir Türk milliyetçisi olarak Ülkücü Hareketin ümmetçi Arapçı çevrelerden gelen saldırılara karşı son derece donanımlı olduğunu görmekten mutluluk duyduğumu da belirtmek isterim.
 
İslami değerleri savunmayı milliyetçiliğinin ayrılmaz bir parçası hatta en önemli unsuru olarak gören ülkücülerin ve topyekûn Türk milliyetçilerinin ırkçılıkla suçlanması tam anlamıyla bir deli saçmasıdır. Bu deli saçmasını ciddiye alarak Türk milliyetçilerinin karşısına dikilmeye çalışanlara, milliyetçiliğe karşı itirazlarını daha tutarlı bir gerekçeye dayandırmalarını ehemmiyetle salık veririm.
 
MHP’nin ırkçılığa ne denli uzak olduğunun bir diğer göstergelerinden biri de kadrolarındaki etnik çeşitliliktir. MHP kadroları arasında etnik anlamda Türkî kabul edilmeyen unsurların mevcudiyeti son derece yüksek sayıdadır. MHP hiçbir etnik ayrımcılığa prim vermediğini çok net bir biçimde göstermekte, üyeleri arasında Çerkez, Abhaz, Çeçen, Boşnak, Arnavut, Zaza, Kürt ve Arap unsurlar bulundurmak suretiyle kendisine yönelik ırkçılık suçlamasını yerle yeksan etmektedir. MHP’nin sadece sıradan üyeleri arasında değil il - ilçe başkanı, MYK üyeleri, milletvekilleri, genel başkan yardımcıları arasında dahi etnik çeşitlilik mevcuttur. Zira MHP hiç kimsenin kanına, kafatasına bakmamakta, kendini Türk milletine mensup hisseden, kendini Türk bilen, Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün oluşuna gönül veren herkesi kucaklamaktadır.
 
MHP, dışlayıcı değil, kucaklayıcı, bölücü değil birleştirici, nefret ettirici değil müjdeleyici bir partidir. MHP’nin kucaklayıcılığı sadece Türkiye ile sınırlı değildir. MHP, başta 260 milyonluk Türk Dünyası olmak üzere bir buçuk milyarlık İslam Dünyası ve bütün insanlık aleminin birlik ve barışını ülkü edinmiş son derece insaniyetçi bir siyasi kurumdur.
 
MHP, Türk halkları arasında da Türkiye’de de hiçbir etnik ayrımcılığa prim vermediği gibi hiçbir dinsel ve mezhepsel ayrımcılığı da onaylamamaktadır. MHP, Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Musevi’si, inananı, inanmayanı, Sünnisi, Caferisi, Alevisi ile bütün yurttaşları kucaklamakta ve bu konudaki eleştirileri haksız kılmak adına yoğun ve samimi bir çaba harcamaktadır.
 
Hâsılı, MHP millettir; Türk milletidir. Türk milleti ise ırkçılığa da, dinciliğe de, mezhepçiliğe de karşı ve çok uzaktır. Milliyetçi düşünce, dindarlık, bütün mezheplere saygı ve hoşgörü Türk milletinin ve MHP’nin en ayırt edici özellikleri arasındadır.
 
O halde, her zaman ve her yerde milliyetçi düşünceyle birlik, barış ve kardeşlik ülküsü için, insaniyetçi değerler etrafında kenetlenerek MHP’yi tek başına iktidara taşımak Türk milliyetçilerinin en kutsal hedefidir. Bu hedef gerçekleştiğinde zaferimiz tüm yurtta bir güneş gibi doğacaktır.
 
Nasrum minallahi ve fethun kariyb ve beşşir’il- müminiyn!
 
Yardım Allah’tandır ve zafer yakındır. Müminlere müjdeler olsun!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Bir Doğasever: FARUK SÜKAN

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan