Sendikaların başkan ve yöneticilerine açık mektup!



Sayın başkan ve yöneticiler,
TOBB’un çağırdığı her yere koşarak gidiyor, bölücü Anayasaya destek toplantılarında elleri birleştirip şov yapmayı içinize sindirebiliyorsunuz.
Oysa, Türkiye bütün cephelerinden saldırı yaşarken, Türkiye’yi ve işçi sınıfını savunmak için kılınızı kıpırdatmıyorsunuz. Uzak bir ülkenin filmini izler gibisiniz.
Kıbrıs sorununda, DGM’lere karşı mücadelede, Irak’a saldırı teskeresinde, Türkiye’yi savunan işçi sınıfının şanlı vatansever tarihine sırtınızı dönmüş gibisiniz. Türkiye bugünlerde çok daha fazla tehdit altındayken, seyretmekle yetiniyorsunuz.
*Amerika’nın ve AKP’nin, komşumuz kardeşimiz Suriye’ye tacizlerini seyrediyorsunuz. Tacizlerin, Türkiye’de patlayacak dinamit olduğunu umursamıyorsunuz. Suriye ile kardeşlik çağrısının, sadece işçi sınıfını değil, bütün milleti birleştireceğini görmüyorsunuz.
*PKK terörüne, Türkiye’nin parçalanmasını milletimize hazmettirme açılımlarına, “akil” adamlar operasyonlarına da tepkiniz yok. Türk milleti parçalandığında, işçi sınıfının yekpare halini koruyabileceğini mi sanıyorsunuz?
*Türkiye Cumhuriyetinin devlet yapısına, rejimine yapılan saldırılara da sesiniz çıkmıyor.
Milli eğitim tarikat okullarına çevrilerek, milletin kör karanlıklara sürüklenmesi umurunuzda değil gibi. Kendi çocuklarınızı gönül rahatlığıyla imam okullarına gönderebilecek misiniz?
*Peki ya işçi sınıfını ve sendikal hareketi savunabildiğinizi söyleyebilir misiniz? İşçi sınıfının bütün hakları birer birer alındı, alınmaya devam ediyor. Geçmişteki yenilgilerden ders almış gibi de görünmüyorsunuz? Ne kıdem tazminatını ortadan kaldırma girişimini, ne kiralık işçi büroları ile işçiyi köleleştirme planını, ne de esnek çalışmayı ve taşeron sistemini önleyecek bir planınız görünmüyor.
*30 yıldır başkasının örgütlü olduğu yer satılırken seyredenler, şimdi kendi işyerleri satılırken seyrediyorlar. Şu günlerde satılmak istenen kurumlar ise, seyretmenin ve aymazlığın boyutunu göstermektedir.
*Otoyollar ve köprüler satışa çıktı.
*TCDD’nin İzmir Kruvazör Limanını satıyorlar.
*Boğaziçi, Gediz ve Akdeniz Elektrik Dağıtım AŞ’leri satılıyor.
*Hamitabat Elektrik Santrali satılıyor.
*Engil, Erciş, Hoşap, Koçköprü, Kısık, Göksu, Bozkır, Ermenek, Haraklı-Hendek, Pazarköy-Akyazı, Bozüyük, Hasanlar, Ladik-Büyükkızoğlu, Durucasu, Arpaçay-Telek, Kiti, Berdan Hidroelektrik santralleri satılıyor.
*Ankara, Muğla, Antalya, Mersin, Kırıkkale, Malatya, Kars, Giresun, Yalova, Zonguldak, Tekirdağ, Samsun, Ordu, Niğde, Edirne, Çanakkale, Bursa, İzmir, Aydın, Burdur, Denizli, Karabük, Çankırı, Elazığ’da, kamuya ait tam 1 milyon 792 bin 729        metrekare tutarındaki arazi satılığa çıkardı.
        *İzmir ve Diyarbakır’daki Yaprak Tütün İşletmeleri’nin bina, makine ve teçhizatları satılıyor.
        Satışa hazırlananlar ise , bunlardan kat kat fazla.
        *Şeker fabrikalarının kalanları,
        *TCDD’nin parçalanarak satışa hazırlanması,
        *Yatağan ve Seyitömer Termik Santralleri başta olmak üzere termik santraller,
        Ve daha niceleri…
        Özetle, Türkiye topyekun saldırı yaşarken, koca konfederasyonlar, koca sendikalar, kıllarınızı kıpırdatmıyorsunuz.
        Tarih, işçi sınıfının şanlı mücadelelerini kaydettiği gibi, bugünlerdeki aymazlığı da kaydedecektir.
        Koltuklarınız, işçi sınıfını ve ülkeyi savunmanız için emanet edildi, uyumanız için değildi.
        Türk milletinin ve işçi sınıfının beklediği, koltuklarınızın gerektirdiği görevleri yapmanızdır.
        İşçi sınıfının naçizane bir mensubu olarak, bu mektubu yazmayı görev saydım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Bir Doğasever: FARUK SÜKAN

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan