Türkiye’de yabancı sermaye işgali -2
1980’de Türkiye’deki yabancı şirket sayısı 78 iken, 2012 Haziran’ında tam 30 bin 333’e çıktı. Yabancı şirket işgali... Bankacılık, iletişim, iç kargo, uluslararası taşımacılık, sigorta ve özel emeklik, ilaç, yağ, tütün, içki, turizm, otomotiv, özel güvenlik ve kozmetik alanında egemen oldular.
2003-2012 arasında bazı ülkelerin şirket sayılarındaki artışlar şöyle:
Almanya şirket sayısını 1084’ten 4885’e, ABD 393’ten 1225 şirkete, Fransa 277’den 1031’e, Hollanda 449’dan 2013’e, İngiltere 413’ten 2357’ye, İtalya 249’dan 930’a, İsviçre- 234’ten 575’e, Rusya- 209’dan 1364’e, İsrail- 73’ten 282’ye, Çin- 112’den 445’e çıkardı.
Kara para ülkeleri diye bilinen Karma’nın, 2003 yılında 563 şirketi vardı. Cayman Adaları ise, 2003 yılında 13 olan şirket sayısını 2012’de 21’e çıkardı.
2003-2012 arasında Arap sermayesi de hızla büyüdü. Birleşik Arap Emirlikleri 18 şirketi 185’e, Kuveyt 16 şirketi 111’e, Arabistan 88 şirketi 280’e, Yemen 11 şirketi 22’ye, Ürdün 68 şirketi 223’e, Katar 6 şirketi 33’e, Bahreyn ise 4 şirketi 39’a çıkardı.
Emperyalizmin emrindeki hükümetler
Batıcı ve özelleştirmeci partiler, cumhuriyetin devlet sistemine ve ekonomisine karşı mücadele ettiler. İsimleri farklı, ama hepsi aynı programa sahipler. AB’ci, ABD’ciler. Emirleri oralardan aldılar. Talimatları harfiyen yerine getirdiler.
1984-2012 arası hükümete gelen partilerin programları tek kalemden çıkmış gibidir. “Devletin ekonomiden tamamen çekilmesini, sadece düzenleyen ve yol gösteren olmasını” istiyorlar. “Devletin elindeki bütün olanakları ise, il özel idareleri ve belediyelere devretmek” istiyorlar. Yerel yönetimlere bölgelerindeki ekonomik kaynakların bir bölümünü kullanma yetkisi, vergi koyma ve toplama yetkisi vermek istiyorlar.
Eğitimi ve sağlığı yerel yönetimlere devretmeyi, eğitim müfredatında yerel güçlerin söz sahibi olabilmesini savunuyorlar. Eğitimin, toplumun değil, sermayenin ve tarikatların ihtiyacına uygun olmasını istiyorlar.
Sağlık, devletin asli görevi ve parasız yapılan hizmet olmaktan çıkarılarak, yerel derebeyliklerin güçlerini arttıracağı olanak için hazırlanıyor.
Cumhuriyet ekonomisine düşmanca saldırdılar
ABD ve AB’nin emri ile, kamu kuruluşlarını sattılar, kapattılar. Hükümetlerin sattıkları, iktidardaki ömürleri kadardı. Az kalan az, çok kalan çok sattı.
Özal ile başladı satışlar. Çiller-Karayalçın, Çiller- Baykal ve Çiller-Erbakan ve Mesut Yılmaz hükümetlerine tarımsal kitleri sattı, kapattılar. Et-Balık Kurumları, ORÜS’ler, yem fabrikaları, Zirai Donatım Kurumları, Tohum Islah Enstitüleri, traktör ve motor fabrikaları, Çimento fabrikaları bu dönemde satıldı.
DSP-MHP-ANAP Hükümeti, pancar ve tütüne ekme yasağı koydu, yabancı sermayeye kolaylıklar sağladı. Bankaları ve ağır sanayiyi satmaya başladı. Borsa, yabancı şirketlerin vurgun yeri oldu.
Şimdilerde AKP Hükümeti, kalanları sattı, satıyor. Şu sıra otoyollar ve köprüler, Halkbank, Hamitabat Santrali, 20 kadar hidroelektrik santrali, Gediz, Akdeniz ve Boğaziçi Elektrik dağıtım şebekelerini satmakla meşgul.
Yabancılardan kan dökülerek alınan demiryolu işletmeleri, teknolojisiz, kazma küreklerle yapılan demiryolları, yabancılara peşkeş çekilmeye hazırlanıyor.
Kurumlar satılırken, emperyalist şirketlere iç pazarı sonuna kadar açtılar. Serbest bölgelerde vergisiz köle cehennemleri yarattılar.
Türk devletini yıkarak AB’ye katılmayı savunurken yalanlar söylediler, tarihe leke sürdüler.
“Kurtuluş Savaşı’nın AB’ye katılmak için yapıldığını bile söylediler, Atatürk’ü AB’ci yaptılar.
Kurumlarını kaybetmiş ve iç pazarı emperyalist şirketlerin işgaline uğramış Türkiye, Kurtuluş Savaşı şehitlerinin mezardan çıkmasını bekliyor.

Yorumlar
Yorum Gönder
Hakaret içeren ve düzgün Türkçe ile yazılmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.