Niksarlı bir bilim adamı: Prof. Dr. Ahmet AKSOY
Çok uzun bir süredir, Niksar ve Niksarlılar’la ilgili
yazılar yazıyorum.
Başlangıçta, yerel bir gazetede “Niksar’a Onur
Verenler” üst başlığıyla, Niksar’a hizmet vermiş ve aynı kentli
olduğum için kendileriyle onur duyduğum bazı kişilerin yaşam öykülerini kaleme
almıştım.
Sonra bu yazı dizisini “Niksar’da İz Bırakanlar” diye
sürdürdüm.
Önceleri bu yazıları yazarken, ilke olarak “Hangi
Niksarlı, Niksar’a nasıl bir katkı sağlamıştır?” sorusuna
yanıt arıyordum.
Sonra, Niksarlı olmadığı halde Niksar’a katkı
sağlayanları da bu dizi içerisine aldım.
Daha sonra da, Ülkemize hizmet edip ün kazanan
Niksarlılar’dan söz ettim.
Örneğin Yekta Güngör Özden’le ilgili yazdığım bir yazıda:
“Bazı insanlar, doğdukları kent için hiçbir anlam
taşımazlar.
Bazıları, doğdukları kentin “yüzkarası”
dırlar. Örneğin, Sivas’ta, 2 Temmuz 1993 günü 37 aydınımızı akla
hayale gelmeyecek şekilde diri diri yakan ve bu yangına göz yuman Sivaslılar,
Sivas’ın yüzkarasıdırlar.
Bazı insanlar ise doğdukları kentin “yüzakı” dırlar. O
kent halkı, o insanla onur duyar, övünürler ” demiştim.
Bugün, böyle birinden Prof. Dr. Ahmet Aksoy’dan
söz edeceğim.
Açıkça söylemeliyim ki, ben Ahmet Aksoy’un adını ve yaptığı
işi yıllar önce ilk kez, kendisinden 5 yaş küçük olan Prof. Dr. Turgut
Özeke’den öğrenmiştim. Ancak kendisiyle hiç karşılaşmamış,
tanışmamıştım. Sağolsun, yine Turgut Ağabey’in verdiği bir yemek nedeniyle
kendisiyle tanışma onuruna eriştim.
Benim gibi, diğer Niksarlılar’ın da onunla
övünebilmeleri için, onu tanıtan, yaptığı işleri, ülkemize katkısını anlatan
bir yazı yazacaktım ki, meslektaşı Prof. Dr. Tevfik Ayan’ın, onunla ilgili TUJK
(Türkiye Ulusal Jeodezi Komisyonu) Bülteni’ndeki yazısını gördüm.
Ve sözü Sayın Ayan’a vermeyi daha uygun buldum:
“1932 yılının soğuk bir kış gününde, 20 Aralık’ta,
Niksar’da Edaviye, Besim Aksoy çiftinin dördüncü çocukları Ahmet dünyaya
geldi. İki ablası bir ağabeyi vardı. Babası, daha Ahmet doğmadan vefat etmişti.
Anne Edaviye Hanım zor günler yaşıyordu. İkinci dünya savaşının tüm ülkeyi
sürüklediği yoksulluk yıllarında, çetin yaşam koşulları altında ilkokul ve
ortaokul öğrenimini Niksar’da tamamlayan Ahmet 1948 yılında, Ankara’da parasız
yatılı Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi sınavına girmiş ve başarmıştır. Ancak
Niksar’dan Ankara’ ya yol parası veayakkabısı yoktur. Anne de ağabey de
çaresizdir. Geçimlerine katkı sağlamak amacıyla evlerinde kadayıf üretip
satmaktadırlar. Ellerindeki tek kaynak un almak üzere ayrılan para, kadayıf
sermayesiyle ayakkabı alınacaktır Ahmet’e çaresiz. Bir lastik ayakkabı
alınır ve yol masrafları karşılanır. Artık evde kadayıf hamuru
yoğrulamayacaktır.
Böyle başlayan, İTÜ İnşaat Fakültesi, Jeodezi ve
Fotogrametri Mühendisliği Bölümünde Profesörlüğe uzanan, ikişer ikişer eş
zamanlı olarak beş ayrı üniversitede öğretim göreviyle süren, yurt içi ve yurt
dışında başarılarla dolu bir meslek yaşamı, daha kendi akademik gelişimini
tamamlayamadan koşulların kendisini mesleğin duayeni olmaya zorladığı bir bilim
adamı, 20 Aralık 1999 da emekli oluşu vesile edilerek anlatılmaya
çalışılacaktır aşağıdaki satırlarda.
Tapu Kadastro Meslek Lisesini 1951 yılında bitiren Ahmet
Aksoy aynı yıl Yıldız Teknik Üniversitesinde, o zamanki adıyla İstanbul Teknik
Okulunda mühendislik öğrenimine başlar. Hem lise hem de üniversite yıllarında
yaz tatilleri onun için “tam çalışılacak zaman olmuştur”. Adına staj denerek
para kazanılmıştır yazları. 1955 yılında Harita-Kadastro Mühendisi olur. Sınıf
arkadaşları onu çalışkanlığı, azmi kadar bilgisiyle de anarlar. Aksoy iyi bir
mühendistir. İşini sever, okur, öğrenir, yapar, üretir.
Akademik kariyerine Almanya’nın Bonn Üniversitesinde 1955
yılında yüksek lisans öğrenimi ile başlar, doktora öğrenimi ile sürdürür. Bu
başlangıç kendisinden sonra gelecek Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği
akademisyenlerinin pek çoğu için hem cesaretlendirici bir örnek hem de olumlu
bir referans olmuştur. Öğrenimi için ne bir burs ne de başka bir finans destek
vardır. Geçimini çalışarak sağlamaktadır. 1960 yılında Bonn Üniversitesi Teorik
Jeodezi Enstitüsünde Astronomi alanında yazdığı “Untersuchungen über die
Eigenbewegungen von Sternhaufen H und χ Persei” (H und χ Persei
Yıldız Kümelerinin öz hareketleri üzerine Araştırmalar) isimli Tez ile “Dr.
Ing.” Ünvanını elde eder. Doktora çalışmaları sırasında tanıştığı Eta hanımla
1963′de evlenir. 1967 yılında kızı Yasemin dünyaya gelir.
Dr. Ing. Ahmet Aksoy 1960 yılı sonunda Türkiye’ye
dönerek Ankara’da Harita Genel Komutanlığında Askerlik görevine başlar. Daha
sonra 1963 yılında Yıldız Teknik Üniversitesinin öğretim kadrosuna fiilen
katılır. Taze kan gibidir. Hocaları rahmetli Prof. Macit Erbudak, Prof. Ekrem
Ulsoy, Prof. Burhan Tansuğ kendisine çok güvenmektedirler. Kendisi de kendisini
yuvada güvende hissetmektedir. Meslek kamuoyu da kendisini benimser kabul eder.
Öğretim kadrosuna Ahmet Aksoy’un katılması öğrencileri için, daha çok ders
çalışma anlamına gelmektedir ama onlar da hallerinden memnun görünmektedir.
Sadece üniversitede, öğretimde değil mesleğin çözüm bekleyen tüm problemlerinde
hep Ahmet Aksoy akla gelir. Herkes kendisinden çok şey beklemektedir.
Ahmet Aksoy çok çalışkandır, yeni başladığı öğretim
üyeliği yaşamının başlangıç güçlükleri, aile yuvasının başka ve yeni bir
ortama taşınmış olmasının sorunları onu yıldırmaz. Çok üretkendir. Düşünceleri,
yaptıkları beklentileri aşar. “Meslek odamız olmuş neye yarar? Bir yayın organı
yok” demektedir. Bugün kusurları olsa da odamızın “Harita-Kadastro Mühendisliği
Dergisi” onun omuz vermesiyle o yıllarda yaşama geçer.
1965 yılında araştırmalar yapmak üzere yine Bonn
Üniversitesi Teorik Jeodezi Enstitüsüne gönderilir. İstanbul Üniversitesi, Fen
Fakültesine 1967 yılında sunduğu “Bonn Projeksiyonun Memleket Ölçülerine
Uygulanması” isimli Doçentlik Tezi bu yılların ürünüdür. 1967-70 yıllarında
Doçent unvanı ile YTÜ (o zaman İstanbul Devlet Mühendislik Mimarlık Akademisi),
Harita-Kadastro Bölümünde Öğretim Üyeliği görevini sürdürmekte ve ayrıca
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik Enstitüsünde dersler vermektedir.
1970 yılında asli göreviyle, İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi
Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümüne taşınır. Orada yeni kurulan
bölümde yoğun çalışmalar içinde bulur kendisini. Kısa zamanda Prof. Mustafa
Aytaç ve rahmetli Prof. Gündoğdu Özgen ve kendisinden genç öğretim kadrosunun
güvenini kazanır. Bir yandan da Yıldız Teknik Üniversitesinde dersler vermeye
devam etmektedir. Bu yıllarda 1970, 71, 72′de ayrıca KTÜ de ders vermek üzere
iki hafta da bir Trabzon’a gidip gelmektedir. 1975 yılında İTÜ İnşaat
Fakültesinde Profesörlüğe yükselir. KTÜ ve YTÜ deki ek öğretim görevini
sonlandırınca da Harita Genel Komutanlığı Harita Yüksek Teknik Okulunda dersler
üstlenmiş, bu kez de iki haftada bir Ankara’ya taşınmaya başlamıştır. Bu
görevini de 1979-1991 yılları arasında on yıl sürdürür.
Öğretim görevi, bilimsel araştırmaları, yayın çalışmaları
yanında, mesleğin her türden sorunu onun kendi problemi olmaktadır adeta
hepsine yetişmek, hepsini çözmek istemektedir. Harita-Kadastro Mühendisleri
odasında yönetim görevleri üstlenir, bir dönem İstanbul Şube Başkanlığı yapar.
Dört yıl süreyle Türkiye Jeodezi-Jeofizik Birliği (TUJJB) Genel Kurul
Başkanlığı, 16 yıl süreyle TUJJB Jeodezi Komisyonu Üniversite temsilciliği,
çeşitli çalışma grubu ve Komisyon Başkanlıkları yapmıştır. Ayrıca İTÜ İnşaat
Fakültesinde yönetim kurulu üyeliği, Jeodezi Anabilim Dalı Başkanlığı
görevlerini uzun yıllar yürütmüştür.
Yukarıda bir çırpıda sayılıveren ama yılları dolduran bu
görevleri sadece yerine getirilmiş görevler değildir. O bu görevleri
benimsemiş, etkin, üretken ve verimli olmuştur. Prof. Dr. Ahmet Aksoy’un bir
başka verimli etkinliği de Boğaziçi Üniversitesindedir. Orada B.Ü.’ne bağlı
Kandilli Rasathanesinde Jeodezi Anabilim Dalının açılması ve gelişmesinde
önemli çabaları ve katkıları olmuştur.
Prof. Dr. Ahmet Aksoy’un bilim adamı niteliği de çok
belirgindir. Yedi Doktora Tezi yönetmiştir. Yönettiği tezler ülke jeodezisinin
sorunlarına çözüm getiren, düzeyli bilimsel çalışmalardır. Yönettiği Yüksek
Lisans Tezlerinin sayısı ise on beşin üzerindedir. İkisi tercüme olmak üzere
yedi kitap, dokuz ders notu kaleme almıştır. 18′i yabancı dilde olmak üzere 49
bildiri, 9′u yabancı dilde, 28 makale ve 20 araştırma raporunda imzası vardır.
İki tezi ile birlikte yayınları toplamı 115 tir. Prof. Dr. Ahmet Aksoy’un
yürüttüğü araştırma ve uygulama projeleri salt sonuçlarının kullanıldığı bir
üretimden öte, tüm içeriği, biçimi ve öğreticiliği ile uygulamacı ve
araştırmacılara ışık tutacak niteliktedir. Bunlar arasında 17 yıl süren
“Depremlerin Önceden Haber Alınması ve Hasarların Azaltılması Projesi” ile altı
yıl süreli “Marmara Jeodinamik Projesi” uluslararası boyutu ve güncelliği
yönünden burada anılmalıdır. Güncelliğini koruyan ve zikredilmeye değer bir
başka proje ise HAKAR (Harita – Kadastro Araştırma) projesidir. Karayolları
Genel Müdürlüğü İstanbul Büyük Şehir Belediyesi v.b. kurumlara yaptığı uygulama
projelerini saymaya burada ayrılan yer yetmez.Bu proje çalışmalarında Aksoy
Hoca, kâh postal çekip araziye koşarak kâh, bilgisayar başında, kaliteyi
en yüksek düzeye çıkarma yolunda pek çok genç araştırmacıya önderlik etmiş,
örnek olmuştur.
Prof. Dr. Ahmet Aksoy iyi bir hocadır. Öğrencileri için
kredi olmuştur. Öğrencileri mezun olduktan sonra onda okudukları başardıkları
derslerle öğünür, gururlanırlar. Kendisi hoca yetiştiren gerçek anlamda bir
hocadır. Şu saptama onun bu yönünü çok iyi açıklar. Bu gün Türkiye
Üniversitelerinde, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği öğretimi yapan
bölümlerin hepsinde en az bir öğrencisi öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Diğer yönden onun öğrencisi olmayan, doktora, doçentlik, profesörlük jürisinde
yer almadığı, ya da atanmasında rapor yazmadığı faal öğretim üyesi yok gibidir.
Kısaca Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği alanında hemen hemen tüm öğretim
üyelerine de emeği geçmiştir.
Ahmet Aksoy, iyi bir mühendis, iyi bir öğretmen, düzeyli bir
bilim adamı olduğu kadar iyi bir insandır. Sağlam karakterli, güvenilir, zeki,
çalışkan, yürekli, iyiliksever, iyilikbilir, sadık, alçak gönüllü, dost,
dürüst, sabırlı, içten, insancıl, hoşsohbet biridir. Kötülük düşünmeyen beyni
ve sevgi dolu yüreğiyle, yakınında bulunan insanlara güven, huzur veren,
yokluğuyla da varlığıyla da hemen fark edilen birisidir. Birkaç sözle de başka
bir yönü dile getirilmelidir Ahmet Aksoy’ un. Bu kadar haritacılık işi içinde
yaşayan, işi ile dolu, mesleğine aşık, başarıya mahkum bir insandan, mesleği,
meslektaşları pek çok şey aldılar. O meslektaşlarına, öğrencilerine, mesleğine
verirken, kendisinin yanında bulunan, sevgili eşinden çok şeyler aldığı da
bilinmektedir. Endirekt olarak meslek topluluğuna yarar olarak yansıyan desteği
ve özverileri için, haritacılar, kıymetli eşi Eta Hanım’a teşekkürlerin en
çoğunu borçludur.
Önce karanlık vardı. Evrende asıl olan karanlıktır. Karanlık
ışık gelince kaybolur, yok olunca da kendiliğinden geri gelir. Toplumsal yaşam
da öyledir. Işık kaynakları varsa toplum aydınlanır. Aksi halde toplumu
karanlıklar sarar. Yurttaş olarak Ahmet Aksoy örnek olacak kadar, düşünen,
okuyan, kültürünü geliştiren, demokrat ve aydın kişiliği ile toplumda bir ışık
olma görevini başarıyla yerine getirmiştir. Emekli olunamayacak bu görev
alanındaki işlevini bundan böyle de sürdürecektir.
Edaviye Hanım, o zamanlar, oğlunu Ankara’ya
yollarken, Türkiye de Harita Kadastro Mühendisliği öğretimi hazırlıklarını
bilmiyordu. Artık kendi evinde yoğrulmayacak kadayıf hamurunun sermayesinin, o
sıralarda yoğrulmakta olan Türk Jeodezisinin hamuruna maya olacağını
bilmiyordu. Ama inanıyordu. İnanılması Gereken’e inanıyordu. Kadayıfı satıp
parasını aldığında hep “Bereket versin” derdi inançla. Öyle de oldu.
Teşekkürler Edaviye Ana. Teşekkürler
Ahmet Hoca.”
Ve ben de Prof. Dr. Tevfik Ayan’a teşekkür ediyorum, benim
kentimin bu çok bilinmeyen jeodezi(*) kahramanını bizlere
tanıttığı için!
(*) Jeodezi, genel anlamda yerkürenin şeklini
tespit ve yeryüzünü ölçme işlemlerini konu edinen bir bilim
dalıdır. Haritacılık ve topografyanın da ilkelerini içerir. Bölgelere göre
değişen yerçekimi ve ayrıca dünyanın dönüşü, kutupların durumu, gel-git gibi zamana
bağlı olarak farklılık gösteren olaylar jeodezinin inceleme konularıdır.
Not: Prof. Dr. Ahmet Aksoy hakkında “Niksar’da
İz Bırakanlar” adlı kitabımda daha geniş bilgi verip, O’nun Niksar ve
Niksarlı için yaptıklarını anlatacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder
Hakaret içeren ve düzgün Türkçe ile yazılmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.