Evet ,Alevilik Bir Dindir


Aleviliğe dair yapılan tartışmalar dur durak bilmeden devam ediyor. Son olarak CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün TBMM Başkanlığına cem evi talebiyle verdiği dilekçenin reddediliş gerekçesi tartışmaları yeniden alevlendirdi.
TBMM’de milletvekillerinin ve ziyaretçilerin ibadetlerini yapabilmeleri için bir caminin bulunduğu malumdur. Hüseyin Aygün, caminin yanı sıra cem evinin de olması gerektiğini belirterek bu yönde bir talepte bulundu. Fakat bu talep reddedildi. Reddin gerekçesi gerçekten bir faciadır.
TBMM Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşü doğrultusunda hareket ederek bir kez daha din – siyaset, laik hukuk, insan hakları ve inanma özgürlüğü konusunda kendi yetkisini din adamlarına devretti. Anayasasında laik olduğu belirtilen bir devletin meclis başkanlığı nasıl böyle bir davranış sergileyebilir; deyim yerindeyse akıllara zarar bir durum…
Cem evi talebi, temel insan haklarından din ve inanç özgürlüğü kapsamında görülmesi gereken son derece doğal bir taleptir. Bu talebe, “ Sen Müslümansın; senin ibadethanen camidir. Cem evi isteyemezsin…” şeklinde bir yanıt verilmesi bir facia değil de nedir? Zira bu yanıt, inanç özgürlüğüne apaçık bir müdahaledir. Cem evi talebi Alevilik adına yapılmış bir taleptir. Talebin sahibine göre de Alevilik, Müslümanlıktan / İslam’dan ayrı bir dindir. Talebin sahibi Aleviliği böyle görüyorsa ve bu konuda ciddi sayıda destekçisi varsa ve hatta bu düşünceyi savunan önemli sayıda yazar – çizer ve teolog mevcutsa TBMM ne hakla bu talebi reddedebilir ki?
Alevilerin bir kısmının Aleviliği kendine özgü bir din olarak gördükleri ve bu şekilde kabul ettikleri öteden beri bilinmekte olan bir gerçektir. Fakat bu konuda Alevi camianın neredeyse yüzde doksanı inançlarını İslam dininin bir yorumu biçiminde nitelemekte ve “ Alevi İslam “ tabirini kullanmaktadırlar. Ben de bu son yaklaşımı benimseyenlerdenim. Elbette ki Alevilik İslam dininin bir yorumudur. Lakin bu husus bir kısım gerçekleri ortaya koymaya yetmiyor. Kanımca bu konuda farklı bir tavır geliştirmek gerekiyor. Zira egemen din anlayışının hegemonyasındaki dinsel alanda at koşturabilmek ve özgün dinsel duruşa saha açabilmek karşı görüşü geçersiz ve anlamsız kılacak bir yol bulmaktan geçiyor.
Aleviler, “ Biz Müslüman’ız ve Alevilik İslam’ın bir yorumudur.” Dedikçe onlara İslam’ın ibadethanesi diye camiyi, İslam’ın ibadeti diye beş vakit namazı, bir aylık ramazan orucunu ve bunların eşgüdümünü gerçekleştirmekle görevli bir kurum olarak da Diyanet İşleri Başkanlığını dayatmaktadırlar. Oysa bunlar İslam’ın değil Sünniliğin unsurlarıdır. Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) da İslami bir kurum değil Sünni bir kurumdur. DİB, İslam’ı Sünnilikle eşitliyor. Bir başka ifadeyle DİB’e göre İslam ve Sünnilik özdeştir. Bu, aslında Sünniliği bir din olarak görmek demek değil midir?
DİB bu yolls zımnen de olsa Sünniliği bir mezhep olarak değil de bir din olarak ikame etmektedir. Sünniliği, İslam ambalajıyla sarıp sadece Sünnileri ( Hanefi, Şafii, Maliki, Hanbeli) Müslüman gören DİB, Alevileri Sünnileşmeye davet etmekte, davete uymayanları da çeşitli yollarla asimile etme yoluna başvurmaktadır. Bu noktada Alevilerin, Hamdullah Çelebi’nin söylemiyle hareket etmelerinden başka çıkar yolları yoktur. Tıpkı Hamdullah Çelebi’nin yaptığı gibi Aleviliği bir din olarak niteleyip İslam ile özdeşleştirmek gerek. Hamdullah Çelebi hazretleri idamla yargılandığı mahkemede Aleviliğin bir mezhep değil doğrudan doğruya İslam dini olduğunu, Sünniliğin sonradan icat olunmuş ve İslam’dan kopmuş bir din olduğunu ifade etmiştir.
Evet, Alevilik bir dindir.
Bu dinin ilahı, Allah’tır.
Peygamberi Ahmed – i Muhtar yani Hz. Muhammet’tir.

 Önderi, Emir’ül – Müminin olan Hz. İmam Ali’dir.
Kutsal kitabı; Kur’an, İncil, Zebur ve Tevrat’ın mistik yorumları olan deyiş ve nefeslerdir.  
İbadethanesi cem evidir.
İbadeti, halka namazı diye tabir olunan ve ilkin Kırklar Meclisinde icra edilen ayin – i cemdir.
Kıblesi, insandır.
Orucu, Hızır ve Muharrem’dir.
İnanç önderleri, dede ve babalardır.
Eskatolojik vizyonu, dört kapı kırk makam sonunda insan – ı kamil olarak Hakk’a yürüyüp Hak ile Hak olmaktır. Bu menzile yetemeyenlerin ise yetinceye değin tenasühe dahil olmalarıdır.
Evet, Alevilik, Müsahipliği, Telli Kur’an’ı, semahı, görgüsü ve mah – ı matemiyle özgün bir dindir. Bu dinin ilk uygulandığı kurum, ehlibeyt ailesidir. Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve On İki imamlarca yürütülen yol, cümleden ulu olan Alevilik dininin yoludur.
Evet, Alevilik bir dindir.
Ve bu dinin diğer adı İslam’dır.
O halde Alevilerin Sünnilik ve Şiilik dininin ibadethanesi olan camilere gitmemeleri ve onların yaptığı şekilde ibadet etmemeleri mümin olarak kalmalarının olmazsa olmaz şartıdır. Alevilerin TBMM’de ibadethaneleri yoktur. Zira Aleviler, “DİB’in Müslümanı” değildirler. Öyleyse tıpkı Sünnilerin camisi gibi Alevilerin de TBMM’de bir ibadethane olarak cem evi talebinde bulunmaları en insani ve en tabii haklarıdır.
TBMM’ye bir de ben duyurayım dedim…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan