Saflar Ayrışırken



            Ülkemizde tarihi günler yaşıyoruz.
            AKP iktidarı, Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesini tamamen ortadan kaldırarak, içte ve dışta birbirlerine düşman kitleler yarattı.
            Atatürk’ün “ulusal çıkarlarımız” yörüngesindeki dış politikası ABD emperyalizminin güdümüne sokuldu.
            Büyük Ortadoğu Projesi ile, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın haritasını değiştirmek ve Amerika’nın çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek düşüncesinin eş başkanı olan bir adam, 1923 devrimiyle elde edilen oluşumun ve kazanımların –tabir caizse- köküne kibrit suyu döktü.
            Adı “Ak” olan bir parti, kapkaranlık bir ortam yarattı.
*
            Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran ve temel ilkelerini saptayan Atatürk’e karşı acımasız bir savaş başlatıldı.
            Başlangıçta ürkütmeden, yavaş yavaş, sinsice yürütülen bu savaş artık günümüzde açıkça ve meydan okunarak yapılıyor.
            Bir din devleti oluşturmak isteyen AKP ve 1999’dan beri Amerika’nın Pennsylvania eyaletinin Pocona Dağı eteklerindeki bir çiftlikte yaşayan hain bir tarikat lideri, senaryosunu Amerika’nın yazdığı ülkemiz üzerinde oynanan büyük oyunun baş aktörleri!
            Ülkemin bütün kaleleri zaptedildi, bütün tersanelerine girildi.
            Atatürk’ten, O’nun ilkelerinden, tam bağımsızlıktan yana olan aydınlarımız, subaylarımız, rektörlerimiz, gazeteciler, öğrenciler mahpus damlarına atıldılar.
            Ulusal eğitimimizden Atatürk ve İlkeleri, O’nun silah arkadaşlarının adları çıkarıldı.
            Okullar, imamın ordusuna asker yetiştiren kurumlar haline getirildi.
            Bir yazarımızın dediği gibi “imam hatip, harp okulunu yendi!”
*
            Tayyip Erdoğan’ı Başbakanlığa hazırlayan Morton Abramowitz, 20 Eylül günü National Interest dergisinde Türkiye ile ilgili yazdığı yazıda, Erdoğan’ı hedefleyen politik gerilimin yükseldiğini, İslamcılar arasında ona yönelik eleştirilerin arttığını, Amerikan karşıtlığının Türkiye’de çok etkili politik bir güç oluşturduğunu ama muhalefetin hala güçsüz ve sönük olduğunu ifade ederek “gelecek her zamankinden daha bulanık” diyor.
            Abramowitz keferesinin tespitleri çok doğru!
          
            Atatürk’ün partisi CHP’yi, başına bir “yeni” kelimesi getirerek ve yönetim kadrosuna Kürtçüleri, Fethullahçıları, Sorozcuları getirerek AKCHP yapan Kılıçdaroğlu liderliğindeki  ana muhalefet güçsüz ve sönük bir durumdadır.
            Ülkemizi içinde bulunduğu karanlıktan ancak, ABD ve AB emperyalizmine karşı çıkan halkımızın örgütlenerek verecekleri bir savaş çıkaracaktır.
            Güçler dengesinde, en büyük güç, düşmana karşı bilinçlenerek örgütlenmiş olan halkın gücüdür.
            Bir ülkede yasama, yürütme ve yargı tek elde birleşmişse, bunun tüm dünya sözlüklerindeki adı faşizmdir.
            Bütün Türk Ulusu’nun gözü önünde hukuksal olmayan bir yargılamayla darmadağın edilen Türk Ordusunun seçkin komutanları saf dışı edilerek, emperyalizmin önündeki en büyük engel kaldırılmıştır.
            Bütün sahtecilikleri ortaya koyan delilleri incelemeyi reddeden, delilleri bile sanıklara zamanında vermeyen, Türkiye’de ve Almanya’da sahte olduğu bilirkişilerce belirlenen CD’lerin, mahkemenin tespit edeceği bir bilirkişi tarafından incelenmesi, olayın en önemli şahidi olması gereken Aytaç Yalman’ın ifadesinin alınması isteğini bile reddeden mahkeme, tam anlamıyla Türk Ordusu’nun başına balyoz vurmuştur.
            Bir tarafta Lozan’ı, Atatürk’ü, tam bağımsızlığı savunanlarla, diğer tarafta emperyalizmin yerli uşakları ve onlara yalakalık eden soysuzlar arasındaki saflaşma artık belirginleşmiştir.
            Tuzun bile koktuğu bir ülkede, yapılacak tek şey faşizme, emperyalizme karşı olan Atatürkçü güçlerin bir araya gelmesidir.
            Başka sihirli bir formül yoktur.
      hamikarsli@gmail.com   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan