AKP’nin Arka Bahçesi Taşeronlar



Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, “kamudaki taşeron sayısının 650 bin” olduğunu söylüyor.Oysa sadece belediyelerdeki taşeron işçisi, bizzat kendi ifadesiyle 2 milyona yakındır. Tam bir taşeron cehennemidir belediyeler.
Sağlık alanında 400 bine yakın taşeron işçi var. Güvenlik, bina ve çevre düzenlemede 634 bin kişi... İnşaatta 1.5 milyon, gemi inşaatında 30 bin taşeron işçi çalışır.
Sendikalı işçi 914 bin.
İşçi sayısı 15 milyona yakın.
İşsiz sayısı 6 milyon.
Türkiye ise, taşeron cehennemi...
Girmedikleri kurum kalmadı. Sağlık, eğitim, karayolları, DSİ, enerji ve maden üretimi, bilgi işlem, AR-GE, üniversiteler, inşaat, vs vs.
Genelkurmay Başkanlığı, Başbakanlık bile taşeron işgali altında.
Satılan ya da satılmayan bütün kamu kurumları...
30 yıl önce taşeronu keşfeden özel sektör, daha 10 yıl geçmeden bütün işyerlerini onlarca parçaya böldü, taşerona verdi.
2300 kişinin çalıştığı bir yerde tam 68 taşeron vardı.
Sendikalaşmayı önlemenin, kıdem tazminatı ödemekten kurtulmanın ve işçiyi azgınca sömürmenin yolu...
Taşeron işçisi asgari ücret alır. Dünyanın en ağır işini yapsa, kimselerin sahip olmadığı yetenekleri de olsa, durum değişmez, asgari ücret...
Yıllık sözleşme yapar. Yıl sonu sözleşme yenilenmezse, işi bitmiştir. Hiçbir hak iddia edemez.
Sözleşmede ne yazdığından haberi olmaz. Okutturulmaz, örneği verilmez.
10 yıl üst üste çalışsa dahi, kıdem tazminatı alamaz.
İstanbul’da işe başlasa, işverenin Ankara ya da Erzurum’daki işyerinde çalışmaya gönderilmeye itiraz edemez.
Her işe koşturulur. Muhasebeden tuvalet temizlemeye, bahçıvanlığa kadar, anlamak yapmak zorundadır. “Bilmem, anlamam, uzmanlık alanım değil, eğitimini almadım” deme hakkı yoktur.
Aşağılanır, horlanır.
Çoğu, asıl işverenin asıl işini yapar. Operatör, dozerci, şoför, plan çizici, muhasebeci, bilgi işlem, yardımcı sağlık, hemşire, radyoloji teknisyeni, laborant, tıbbi sekreter, hasta bakıcı, ebe, hemşire, laborant, tekniker, çaycı, bahçıvan, güvenlikçi, sekreter, 112 acil, çöp işçisi, kanal işçisi, kaynakçı, dalgıç ve aklınıza gelmeyen her iş...
Hayatın her alanındadır taşeronlar işçileri.
Bir alt işverenin işçisi olarak işe başlarlar, ama sözleşme yaptıkları işverenin orada yaptığı bir iş yoktur, hayali şirkettir. Çalıştıkları, emrinde oldukları işverenin ise, asıl işverenle sözleşmesi yoktur.
“Nasıl olur” demeyin, oluyor.
Hayali şirket, hayali çalışma...
Başına bir şey gelse, iş kazası geçirse örneğin, orada çalıştığını ispatlaması bile mümkün değil.
Sendika’nın “s”sini ağzına alması, işten atılma sebebidir. Ayrı işyeri numarası almış ya da almamış, kırk taşerona parçalanmış yerde, sendikalaşmak mümkün değildir.
Anlayacağınız boğaz tokluğuna kölelik...
İşte bu köleler, aynı zamanda AKP’nin arka bahçesidir.
Kamudaki bütün taşeronlar AKP referanslıdır. İl Başkanlıkları, o ildeki “taşeronlardan sorumlu müdür” gibidir. Çoğu özel işletme bile, İl Başkanı bağlantılı çalışır. Hangi kurumda, hangi işyerinde, hangi taşeronun işi alacağı, o taşeronda hangi işçinin çalışacağı il başkanından sorulur. Rızası dışında işçi alan taşeronun sözleşmesi biter, kendisinin göndermediği işçi ise, işe giremez.
AKP’li olmayan taşeron AKP’li görünmek, üye olmak, il başkanını memnun etmek zorundadır.
Kölelik işine talip olan işçinin geçeceği yol da aynı yoldur. “Memnun” etmek...
Kölece de olsa, her işe koşturulsa da, her an işte atılma korkusu yaşasa da, 6 milyon işsiz arasında boğaz tokluğuna iş bulmak, seçim zamanında açlıktan kıvranan ailenin makarnaya kavuşması gibidir.
Seçimler geldiğinde de o köle, gidip ampule oyunu basar.
İşsiz sayısı 6 milyon.
Sistem budur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cahit Külebi Şiirinde Tokat ve Anadolu Motifleri-Hami Karslı

Unutulan Bir Katliam:Talkan ve Cürcan