Suriye mi,Yoksa Türkiye mi Daha Önemli-Murtaza Demir
Suriyeli muhalifler (işbirlikçiler) kimdir; ne istiyorlar;
neden Türkiye’ye sığınıyorlar? İncelemelerimin sonucuna göre, bunlar, bir çeşit
gerici-çıkarcı, çeteci koalisyonu…
En politik ve şiddeti önceleyen birinci grubu, İhvan-ı
Müslim’in yani “Müslüman Kardeşler” oluşturuyor. Müslüman Kardeşler, 2010’da
Tunus, geçtiğimiz yıl Mısır ve Ürdün’deki gösterilerde önemli rol oynamış. Bu
gurup, ABD’nin, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme sürecinde kullandıkları en
vazgeçilmez aktör durumundadır.
İkinci grubu, Suudi Arabistan’ın desteğindeki İslam’ın en
geri yorumu olan ve kendilerine Selefi-Tekfiri diyerek kamufle olmaya çalışan
Vahabiler teşkil ediyor. Vahabiler, “kendi ideolojik/itikatlarına uymayanların
Müslüman olmadıklarını, bu yüzden öldürülmelerinin Tanrı emri olduğunu” iddia
etmektedir…
Üçüncü grup ise haklarında arama kararı olanlar, suç
örgütlerine katılanlar, idam cezası alanlar, birçoğu çete elemanı olan ve para
karşılığında ülkelerine ihanet eden provokatörlerdir. Çoğu, Wikileaks
belgelerinde adı geçen bu kişi ve gurupların, “ülkelerine yaptıkları bu hizmetin
karşılığı olarak” son beş yıl içinde ABD’den 6 milyon dolardan fazla yardım
aldıkları iddia edilmektedir.
Somut ve taze olan iki bilgi daha verelim: Tayfun Talipoğlu
Suriyeli işbirlikçilerin kamplarını ziyaret etti ve şu izlenimlerle döndü:
“- Suriye’de baskı ve ayrımcılık gördüğünü söyleyenler,
‘nasıl’ ya da ‘size tam olarak ne yaptılar’ diye sorduğumda cevap alamıyorum.
Kimse belirli bir olay anlatmadı. (…) İçlerinde çatışmalara katılmış çok az
sayıda insan var, diğerleri iş, para ve vatandaşlık vaatleri ile gelmiş.”
Başka…
“Esad’ın, ‘özgürlük isteyen’ Suriyelileri katlettiği”
haberlerinin çoğu da yalan. Nitekim El Cezire TV'nin en aktif haberci ve
muhabirlerinden 15-16 tanesi istifa etti. İstifa gerekçeleri ise El Cezire
TV’nin Suriye'yle ilgili sürekli yalan haberler ürettiği ve malum ülkelerin
gizli servislerinin dikte ettiği haber senaryolarını, gerçekmiş gibi
okumalarıydı…”
***
Özetle gerçek böyleyken, AKP Hükümeti, ülkemize sığınan
Suriyelilerin; “özgürlük, demokrasi ve eşitlik talep etmeleri nedeniyle, Esad
rejiminin zulmüne uğradıklarını ve bu yüzden de ülkelerinden kaçtıklarını”
iddia etmektedir…
Türkçe mealini söyleyelim: “AKP Hükümeti, ülkemizi özgürlük
ve adalet üzere yönetiyormuş, yurttaşlarına eşit davranıyormuş. Ülkemizde yargı
bağımsızmış, demokrasi işliyormuş… AKP Hükümeti yurttaşları arasında dil, din,
mezhep farkı gözetmiyormuş! Bu yüzden Suriyeli ‘muhalifler’, de kaçıp, bir
‘özgürlükler ülkesi ve cazibe merkezi’ olan Türkiye’ye sığınıyorlarmış.”
Yalandan kim ölmüş!
“Özgürlükçü ve de vatansever kardeşlerim; özgürlükler ülkesi
Türkiye’ye hoş geldiniz…”
Alay mı ediyorsunuz yahu? Güldürmeyin adamı, siz ancak,
aklını şeyhine, şıhına, Cübbeli’ye, Fetullah’a, doğmaya teslim eden; Deniz
Feneri, Yimpaş, Kombassan gibilerin soyup-soğana çevirdiği zavallı
şeriatzedeleri kandırırsınız!
Sizin, Alevilere, demokratlara, gazetecilere, Atatürkçülere
ve de Çağdaş Türkiye mücadelesi verenlere ettiğiniz zulüm, Esad’ın zulmünün yüz
katıdır…
“Ben neden Alevilerin başbakanı olayım ki?” İmza: R. Tayip
Erdoğan, TC Başbakanı…
Kimse kusura bakmasın; bir yurttaş olarak, Sivas
katillerinin, ‘zamanaşımıyla’ yargıdan kurtulmalarından sonra “HAYIRLI OLSUN”
diyen Tayyip Erdoğan’la Esad’ın kişiliğini karşılaştırdığımda, Tayyip
Erdoğan’ın ağır bastığını görüyor ve ürperiyorum…
“Tarih; ırk, din, mezhep üzerinden siyaset yapan, ilkelliği
ve gericiliği siyasi ilke edinen ve dünyayı çirkinleştirenleri, nefret ve
lanetle kaydedecektir” diye uyaralım ve soralım:
Sn. Erdoğan, Esad’ı bırak da lütfen söyle; Alevi olan bir
milletvekilin, bir bakanın, bir müsteşarın var mı? Devlet bürokrasisinde bir
elçi, bir vali, genel müdür bıraktın mı? Bölgenin Sünni liderliğine soyunan,
bize camiyi, kadınlarımıza türbanı, çocuklarımıza Sünni müfredat eğitimini
dayatan senin hükümetin-partin değil mi? Bundan daha büyük zulüm, insan hakları
gaspı, adaletsizlik, eşitsizlik nedir, söyler misin?
Kim “mezhepçi”, Esad mı?
Gülünç oluyorsunuz!
Size tavsiyemiz şudur; “Dindar ve kindarlığı” bırakın,
nefret üretmeyin, Atatürk’ün muasır medeniyet hedefleri olan mirasının üstünde
oturduğunuzu unutmayın… Bu ülkenin yurttaşı olan Alevilere karşı, Kerbela’da
Hz. Hüseyin’e su bile vermeyen Emevi Valisi gibi davranmaktan ve emperyalizmin
çıkarları için konu-komşuya saldırma planlarından vazgeçin… Cinayetlere elbette
karşı çıkın, ama adil olun ki, sözlerinizin bir değeri olsun…
***
Alevilerin, 9 Kasım 2008 Ankara, 8 Kasım 2009 Kadıköy, 6
Mart 2011 İzmir ve 31 Mart 2012 Kadıköy mitinglerine katılan milyonların talebi
neydi, anımsıyor musunuz?
Anımsatalım: en çok da eşitsizlikten çektiklerini,
canlarının yandığını, devleti yönetenlerin kendilerine zulmettiğini, artık bu
zulmü kaldıramadıklarını söylüyor; “inanç özgürlüğü, cemevlerine statü, zorunlu
Sünni derslerinin kaldırılması, Madımak Otelinin müze olması” gibi daha bir
dizi talep ileri sürüyorlardı…
Evet, şiddete bulaşmıyor, cam çerçeve kırmıyor, küfür
hakaret etmiyorlardı ama Türkiye’nin dört bir yanından o meydanlara akanlar, bu
meydanlara halay çekmek için değil, hükümete mesaj ulaştırmak, sorunlarına
çözüm bulmak için geliyorlardı…
Suriye’nin meşru yönetimine karşı silah kullanan, isyan
eden, bu isyanı örgütleyen çeteye sahip çıkan, yer-yurt temin eden, İstanbul’a
çağırıp konferans düzenleyen, atını nallayıp yollara düşen sen, kendi ülkendeki
yurttaşların taleplerini neden duymuyorsun? Önce ülkende yaşayan insanların
çığlıklarına kulak vermen gerekmez mi?
Açlık grevleri, oturma eylemleri düzenledik… “Alevi
Çalıştayı” dediğiniz tuzak davetinize bile icabet ettik... Hükümetin bir
bakanıyla masaya oturup, sorunlarımızı tam iki yıl müzakere ettik, yazdık,
çizdik, yandık, yakıldık, milyonları toplayıp miting yaptık.
Sonuç: 0
Kim neyi öncelerse öncelesin; bu süreçte sorulması gereken
en kıymetli soru şu: en temel insan hakkı olan bu istemleri duymanız ve
karşılamanız için Alevilerin daha ne yapmaları gerekiyor? Sokak ortasında
kendilerini mi yaksınlar?
Murtaza Demir
Yorumlar
Yorum Gönder
Hakaret içeren ve düzgün Türkçe ile yazılmayan yorumlar yayınlanmayacaktır.