Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tokat M.E.Müdürü Levent Yazıcı:"4+4+4'de Sıkıntı Yok.”

Resim
Tokat Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, "4+4+4'de sıkıntı yok. Lütfen bu konuda problem yaşayan vatandaşımız varsa bize ulaşsın. Biz kendilerine yardımcı olmak için bekliyoruz" dedi. Yazıcı, Valilik binası önünde yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan denetmenlerin 4+4+4 ile ilgili uygulamaları yerinde görmek için Tokat'a geldiklerini belirterek, okullara gidilerek etraflı bir şekilde araştırmaların yapıldığını kaydetti. Tokat'ta derslik ya da fiziki mekan probleminin olmadığını ifade eden Yazıcı, "4+4+4'de sıkıntı yok. Lütfen bu konuda problem yaşayan vatandaşımız varsa bize ulaşsın. Biz kendilerine yardımcı olmak için bekliyoruz" diye konuştu. Tokat'ta yurt sorunu yaşandığını belirten Yazıcı, "Yurt sorununu birinci dönemin içerisinde tamamlanacak olan 100 kişilik yurt ile minimize edeceğiz" dedi. Yazıcı, "Mümkün olduğunca çözüm yollarını araştırıyoruz. Herhangi bir problem yaşayan öğrenci olursa, velisin...

Atatürk’ün Mal Varlığı-As. Prof. Dr. Orhan Çekiç

Resim
            Çiftlikler  meselesi…             Atatürk 1927 yılında Büyük Nutku’nu okuduğu C.H.P’nin 2.ci Kurultayı’nda, taşınır-taşınmaz tüm mal varlığını C.H.P.’ne bağışlayacağını duyurmuştu. Daha ileride, bu partinin artık devletle tamamen bütünleştiğini görerek fikrini değiştirmiş ve mal varlığını C.H.P’ye değil, Hazine’ye bağışlamaya karar vermişti. İşte 1933 yılında bu konuda ilk adımı atmış ve gereken hukuki hazırlığı yapmasını da Genel Sekreter’i Hasan Rıza Soyak’a emretmişti.(Soyak, Atatürkten Hatıralar, s.754).             Soyak Atatürk’ün bu emrinin yerine getirilebilmesinin olanak dışı olduğunu, Miras Hukuku’nda “mahfuz hisse” denen bir kavram bulunduğunu, buna göre kız kardeşi Makbule Hanım sağ olduğu için, mal varlığının % 25’inin Makbule Hanım’a ait olduğunu, o nedenle tümünü değil ama kendi tasarrufundaki %75 üzerinde dil...

Sendikal Güç Birliği Platformu’na Öneriler.

Resim
Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), ilk “Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’nı 22-23 Eylül 2012 tarihinde, Belediye-İş Sendikası’nın Kuşadası’ndaki tesislerinde yaptı. Toplantının sonunda bir bildirge açıkladı. Bu sayfada bildirgenin geniş bir özetini okuyabilirsiniz. Sendikal Güç Birliği Platformu, Türk-İş’e bağlı Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Tez Koop-İş, Tümtis ve TGS’nin, 1 Temmuz 2011 tarihinde, “Demokratik, mücadeleci ve güçlü yeni bir sendikal hareket için bir araya geldik, yola çıkıyoruz” bildirgesiyle kuruluşunu ilan etmişti. Aradan bir yılı aşkın zaman geçti. “-Neoliberalizme karşı sınıfın birliği ve dayanışması, -Ülkede, işyerinde ve sendikada demokrasi, -Emek odağı oluşturmak ve güçlü bir temsil sağlamak, -Emek güçlerini “sınıfsal çıkarlar” ekseninde birleştirmek, -Cesur, öncü ve mücadeleci bir sendikal hareket için değişim”i, “İlke ve İlk Hedefler” olarak belirlemişlerdi Tespitler ve hedefler doğr...

Evet ,Alevilik Bir Dindir

Resim
Aleviliğe dair yapılan tartışmalar dur durak bilmeden devam ediyor. Son olarak CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün TBMM Başkanlığına cem evi talebiyle verdiği dilekçenin reddediliş gerekçesi tartışmaları yeniden alevlendirdi. TBMM’de milletvekillerinin ve ziyaretçilerin ibadetlerini yapabilmeleri için bir caminin bulunduğu malumdur. Hüseyin Aygün, caminin yanı sıra cem evinin de olması gerektiğini belirterek bu yönde bir talepte bulundu. Fakat bu talep reddedildi. Reddin gerekçesi gerçekten bir faciadır. TBMM Başkanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görüşü doğrultusunda hareket ederek bir kez daha din – siyaset, laik hukuk, insan hakları ve inanma özgürlüğü konusunda kendi yetkisini din adamlarına devretti. Anayasasında laik olduğu belirtilen bir devletin meclis başkanlığı nasıl böyle bir davranış sergileyebilir; deyim yerindeyse akıllara zarar bir durum… Cem evi talebi, temel insan haklarından din ve inanç özgürlüğü kapsamında görülmesi gereken son derece doğal bir talep...

Yanlış Eylem ve Söylemler

Resim
Son günlerde basın yayın organlarına baktığınız zaman hep bir ağızdan, Oslo görüşmelerinin başlaması yönünde görüşler ileri sürüldüğü görülecektir. Buna gerekçe olarak gösterilen de “Barış olsun” , “Analar ağlamasın” gibi ilk etapta kulağa hoş gelen söylemlerdir. Her siyasetçi, her milletvekili hukuk fakültesi mezunu olsun olmasın hukuk terminolojisini doğru kullanmak zorundadır. Bizdeki PKK  terör örgütünün silahlı kalkışmaları uluslararası hukuk statüsü içinde değerlendirilmediğinden, eylemleri, yani  yaptıkları katliamlar, adam kaçırma, terörün finansmanı için uyuşturucu kaçakçılığı vs eylemleri ulusal ceza hukukunun konusunu teşkil ederler. O nedenledir ki, uluslararası hukukun bir kurumu olan “Barış” onlarla söz konusu olmaz. YA SİLAH BIRAKIRLAR YA DA DEVLET GÜCÜ KULLANILARAK SİLAHTAN ARINDIRILIRLAR. Bu nedenledir ki BDP’lilerin  bu işe Birleşmiş Milletlerin müdahalesini istemesinin temelinde yatan neden de olayı uluslararasılaştırmaktır. Aslında Oslo görüş...

Kamu Vicdanını Kanatmayan Yargıç

Resim
2010 yılı Aralık ayında başlayan Balyoz davası  tahmin ettiğim gibi sonuçlandı. Bu kararın, birkaç rövanşist dışında, kamu vicdanını tatmin ettiğini düşünmüyorum. Başından beri savunma haklarının kısıtlandığı, bu nedenle  adil yargılanma hakkının çiğnendiği bir süreç sonunda bir hüküm verildi. Yargılama, sav ve savunmanın yargılama usul hukuku düzeni içinde çatıştırılarak hukuki sonuçların çıkarıldığı bir çalışmadır. Bu nedenle sav ve savunmanın  yargıç gözünde ve indinde eşit olması gerekirken, savunmayı olabildiğince kısıtlayan, dışlayan bir yargılama yapılmışsa orada ne adalet tecelli eder, ne de verilen karar  tarafları etmediği gibi kamu vicdanını da tatmin eder. Kamu vicdanını tatmin etmeyen bir hüküm, inanıyorum ki, ne kadar şartlanmış olursa olsun, ne kadara yandaş olursa olsun, o hükmü veren hakimi de rahatsız edecektir. Zira; “temiz bir vicdan kadar yumuşak bir yastık yoktur” diye  bir Fransız atasözü vardır. Eğer bir yargıç veya yargıçlar he...

Erdemli Bir Adam,Neşet Ertaş

Resim
       Bu sabah “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş’ın ölüm haberiyle güne başladık. Büyük ozana Tanrı’dan rahmet, ailesine sabır, Türk Ulusuna da başsağlığı diliyorum.                  Bozlaklarla tanışmam, evimize radyonun gelmesiyle başlar. Çok küçüktüm, henüz okula başlamamıştım ve radyoda seslendirilen tüm türkülerin bağımlısıydım. Dinlediğim türküleri ezberleyip söylemem de bu yaşlardadır. O türküler yürek tellerimizi titretir, zaman gelir boğazımızı düğümler, bilmediğimiz uzak diyarlara götürür, türlü hayallere yolculuk ettirirdi. Türkiye’yi tanıma, öğrenme, gezme merakımın oluşmasında türküler önemli yer tutar. İşte, Neşet Ertaş’ı da yaşamımın ilk yıllarında tanıdım, tıpkı babası Muharrem Ertaş gibi.                  Ben beni bildim bileli yolculuk yaparım. Çocukluğumda şehirlerarası yolculuklar uzun sürerdi. Hem yollar kötüydü hem de araçlar teknolojik bakımdan geriydi. ...

Tokat'ta Kaçak Sigara ve Uyuşturucu Operasyonu

Resim
Tokat'ta yapılan operasyonda 201 kilogram esrar maddesi ile 35 bin paket gümrük kaçağı sigara ele geçirildi. İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince 10-23 Eylül tarihleri arasında düzenlenen operasyonlarda çok sayıda sigara ile esrar maddesi ele geçirildi. Ekipler değeri milyon TL’leri bulan 3 milyon 290 bin gümrük kaçağı sigara filtresi, 35 bin 10 paket kaçak sigara, 163 kilo 499 gram kubar esrar ve 37 kilo 648 gram toz esrar ele geçirdi. Kaynak:İHA

Saflar Ayrışırken

Resim
            Ülkemizde tarihi günler yaşıyoruz.             AKP iktidarı, Ulu Önder Atatürk’ün “Yurtta barış, cihanda barış” ilkesini tamamen ortadan kaldırarak, içte ve dışta birbirlerine düşman kitleler yarattı.             Atatürk’ün “ulusal çıkarlarımız” yörüngesindeki dış politikası ABD emperyalizminin güdümüne sokuldu.             Büyük Ortadoğu Projesi ile, üzerinde yaşadığımız coğrafyanın haritasını değiştirmek ve Amerika’nın çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemek düşüncesinin eş başkanı olan bir adam, 1923 devrimiyle elde edilen oluşumun ve kazanımların –tabir caizse- köküne kibrit suyu döktü.             Adı “Ak” olan bir parti, kapkaranlık bir ortam yarattı. *     ...

Bin Yılın Meydan Okuması

Resim
Konu üzerinde yazı yazmayan, konuşmayan yok gibi. Televizyonlarda uzun oturumlar yapılıyor. İktidar tetikçisi medyanın saldırısı sürüyor. Herkes söylediğini yinelemeye, dediğim dedik şeklinde süren ısrarlarına devam ediyor. Medya halkı bilgilendirme görevini, halkın kafasını karıştırarak yapıyor. Dinci, cemaatçi, liboş, işbirlikçi, yandaş, kinci, kiralık ne kadar -sözüm ona- “ tip” varsa; her konuda onların görüşlerine başvuruyor!.. Her konuda söz söyleme yetkisi verilen bu tv geyikleri, toplumu iktidarın istediği şekilde koşullandırmak ve muhalefete saldırmak konusunda adeta uzmandırlar. Herkes konuşuyor, herkes yazıyor. Ve hemen herkes sıcak gündemin atmosferi içinde, ormanı değil, sadece ağaçları görüyor… Ormanı görmek demek, bütünü anlamak, kavramak ve yorumlamak demektir. Ormanı görmenin yolu nesnel olmaktan geçer. Gelişmeler tek tek ele alınmaz. Arka planları ve tarihsel bağlamlarıyla birlikte değerlendirilir. Burada medyanın görevi halkı doğru bilgilendirmekt...